I. -Alınyazısı Şiiri-
Gülle başla şiire atalara uyarak
Ey şair kelimeler ülkesine gir gülle
Her kelime gönlünde kan kırmızı bir şafak
Kafiye olmak için yaratılmış bülbülle
Göz gözü görmez olmuş toz duman arkana bak
Alınyazın yarışmış sanki kutlu düldülle
Gül bülbül ve düldülle kaybolanı buldurmak
Ne noktayla ilgin var ne ünlem ne virgülle
Ey şair kelimeler ülkesine gir gülle
Çocukluğun güllerin kasabasıydı sanki
Baharda anne ve gül çifte aynaydı sana
Ve gençlik yıllarında son ışıklar perisi
Gibi gelen sevgili gül ve aynaydı sana
Sonra güller ezildi aynalarsa devrildi
Ne anne ne sevgili ne gül kaldı ne ayna
Kala kala ağlamak armağan sana şimdi
O ise uzaklarda dalmış öz rüyasına
Gençlik yıllarındaki o ışıklar perisi
Kadere inen kamçı karanlıktaki kudret
Derinliklerden gelen fizikötesi ölçer
İstersen bin parçaya böl de gözlerden kaybet
Yine bulur izini tozunu sessiz göçler
Nerede kaldı o aziz o gün yüzlü saadet
Altın taçlı sevgili şiir sağılan cevher
Yakut işi hayaller aleladeden nefret
Su yerine bengisu her yapı için mermer
Nerede kaldı o aziz o gün yüzlü saatler
Bir ömür boyu yağdın kutlu yağmurlar gibi
Meryem gibi boşandın dört bir yönden gönlüme
Aşk yolunda durmuşum yüce dağlar örneği
Umutlar bulut bulut seraplar küme küme
Ah çılgınım seni ilk gördüğüm gündenberi
Ah delilik gömleği üstümde lime lime
Sen bir samlar sultanı hakikatler meleği
Şiirler kelebeği en bakire kelime
Meryem gibi boşandın dört bir yönden gönlüme
Kalbim gibi horozlar çizedursun portreni
Gecenin gündüzüne gündüzün gecesine
Zengin ruhun yüceltmiş Tanrı katında seni
Ayak uydurmuş gönlün yıldızların sesine
İnsanlar izleseler güneş gibi gölgeni
Kavuşurlar ilahi diriliş bestesine
Sen fosfordan bir soluk yırtan demir kefeni
Konuşan samanyolu sineye sine sine
Ayak uydurmuş gönlün yıldızların sesine
Bir bad-ı saba gibi es doğudan batıya
Hayatı yumuşattığın gibi ölümü yumuşat
Yağsın gönlünün nuru bu karanlık çatıya
Zehre batan ruhumu ışığınla aydınlat
Ben en ölüden ölü senden ayrı kaldım ya
Çaresiz derde şifa olan elini uzat
Ben dudakları çatlak kavrulmuş yanık kaya
Sen kevser gibi gökten boşanan ab-ı hayat
Hayatı yumuşattığın gibi ölümü yumuşat
Ah al bir kadifen savrulmuş pelerinin
Tanrıdan gelmiş gibi yüzünde solmaz renkler
Kuşların uçtuğu gözlerin gökten derin
Yakılır kervanlarda sanki ipekten denkler
Saçların aşk güzünde biçilen altın ekin
Dişlerin bakışlara gözyaşından ahenkler
Önünde el bağlamış insanoğlu dev ve cin
Kapında bekler durur secde için melekler
Tanrıdan gelmiş gibi yüzünde solmaz renkler
Sezai KARAKOÇ
(Şiirler IV, Zamana Adanmış Sözler) |