Bu ne güzel koku böyle,
Bu ne güzel koku.
Gül bahçesinden yoksa gelen o mu?
Gece mi bu gelen, misk mi bu, amber mi bu?
Bu ne güzel koku böyle,
Bu ne güzel koku.
O pazardan tazecik yoksa o mu geliyor,
Yoksa güzelimiz geri mi geliyor ne?
Bu nasıl yüz böyle,
Bu nasıl ışık?
Bu nasıl ay böyle,
Bu nasıl güneş;
Mağaradan mı çıktı,
Dağdan mı iniyor,
O yalnızlığın adamı,
O dost?
Boş yere arama şarap testisini sen.
Koklama onun ağzını sen boş yere.
Şu meyhaneciden mi geliyor sandın onu;
Dostum, onu sen kendin gibi belleme.
Yolda o yapayalnızsa ne olur?
Başında sarık yoksa ne çıkar?
Ne bundan güneşe bir leke olur,
Ne ayın gösterişine zarar.
Bu gece uyuma dostum, uyuma.
Bir kolayına getir onu bul.
Sarhoşlar meclisine hep böyle geceleyin gelir o.
Bu gece uyuma dostum, uyuma.
Biz duvarda asılı duran resimleriz.
Bizi yapan ressamın varlık şavkı
Duvarın üzerine bir vurdu mu,
Bakarsın o anda canlanıvermiş, kımıldanmışız.
Onun selvi boyu bir göründü mü,
Bakarsın dünya güllük gülistanlık.
Kalktı bir salındı, kendini bir gösterdi mi,
Bakarsın kıyamet koptu gitti.
Bakarsın Calinus gibi hastalar ülkesindedir o.
Bakarsın hayret yurdunda dolaşır hastalar gibi.
Sustum artık ben,
Sustum artık.
Bu şiir utanıyor ondan.
Mevlana Celaleddin RUMİ
Çeviri: Semih SERGEN...
Tasavvuf Şiirleri Antolojisi |